Kira Hukuku ile alakalı uyuşmazlıklar her geçen gün artmakla birlikte ister mal sahibi ister kiracı olsun birçok kişiyi yakından ilgilendirmektedir.

Bu nedenle bu haftaki yazımızda kiracıları ve mal sahiplerini yakından ilgilendiren bir konu olan “Kiracının Kira Sözleşmesi Bitmeden Önce Kiralananı Terk Etmesi” durumunu inceleyeceğiz.

Sözleşmede, kiralananı süre bitmeden tek taraflı olarak tahliye etme hak ve yetkisi kendisine tanınmayan kiracının, kiraya verenin bilgisi, rızası olmaksızın ve haklı bir nedene dayanmaksızın, kira sözleşmesinin bitiminden önce kiralananı tahliye etmesi sözleşmeye aykırı davranış sayılır. Böylesi bir durumda kiracı, kiraya verenin bu yüzden uğradığı zararı tazminle sorumludur. Ancak bu sorumluluk aynı şartlarla kiralananın kiralanmasına kadarki makul süre ile sınırlıdır. Buradaki makul süreyi belirleyecek olan kişi ise bilirkişidir. Bilirkişi makul süreyi kira sözleşmesindeki bedel ve şartlara göre belirleyecektir. Bilirkişi tarafından belirlenen makul süreninin tahliye sonrası süre bitimine kalan süreden daha fazlası olması halinde sözleşmenin bitimine kalan süre tazminata esas olarak alınmalıdır. 

Bilirkişi tarafından belirlenecek süre, geriye kalan kira süresinden fazla ise kiracının sorumluluğu, kalan sürenin kira parasıyla sınırlı olmasıdır. Belirtilmelidir ki; kiralananın bilirkişice belirlenen makul süreden daha sonra veya daha düşük bir bedelle yeniden kiralanmış olması, kiracının sorumluluğu yönünden sonuca etkili değildir. Ancak eğer kiralayan, bilirkişinin belirlediği makul süreden daha kısa bir süre içerisinde yeniden aynı koşullarda başkasına kiraya verebilmiş ise kiracının sorumluluğu, bilirkişinin bildirdiği makul süreye değil, tahliye tarihi ile fiilen gerçekleşen yeni kiralama arasındaki süreye göre belirlenir. 
Kiralanın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değil değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekmektedir. Taşınmazın teslim edildiğine dair uyuşmazlık olması durumunda ise ispat yükü kiracıdadır. 
Günlük yaşamda çoğu zaman yargıya taşınan bu meselede hatalı yahut ihmali işlemler yaparak hak kaybı yaşamamak adına gerekli usulü işlemlere azami dikkat etmekte mutlak fayda bulunmaktadır.