Yazıma, yaşadığımız zorlu süreçte kaybettiğimiz sağlık çalışanlarımıza rahmet okuyarak başlamak istiyorum. Allah hepsinin mekanını cennet eylesin.

Diş hekimliği eğitimi yıllar içerisinde eksik dişi tamamlama ve ağrıyı dindirme temelinden ağız içerisindeki zararlı mikroorganizmalarla mücadele etmeye dönüşmüştür. Diş Hekimleri tedavilerini ağız içerisindeki organizmaları elimine ederek gerçekleştirse de hastanın taşıyıcı olduğu birçok hastalık yapıcı bakteri ve virüsten de hem kendisini hem de diğer hastalarını korumayı da zamanla öğrenmişlerdir. Bu sayede geliştirilen birçok cihaz diş hekimi muayenehanelerinde demirbaş olarak kayıtlıdır.

Buna ek olarak maske, eldiven, siperlik, gözlük ve bone gibi bir çok koruyucu ekipman koronavirüs salgını öncesinde de aktif olarak hasta bakılırken kullanılmaktaydı. Bu sayede diş hekimleri güvenli olarak hasta bakabilmekteydi. Peki pandemi döneminde ne oldu da bir müddet sadece acil müdahaleler dışında hasta bakamadık?

Bunun en önemli sebebi hazırlıksız yakalanmış olmamızdı. Ekipman olarak değilse bile virüsün bulaş yolları kesin olarak belli değildi. Virüsün partikül boyutu, virüsü taşıyan damlacığın boyutu kullanılan maskelerin süzebileceği aralıkta mıydı? Hangi maskeleri kullanabilirdik? Sanayi tipi toz ve gaz maskeleri yeterli koruyuculuk sınıflandırmasında olsa da koronavirüse karşı görevini yerine getirebilecek miydi? Bu soruların hepsinin cevabını sırasıyla aldık. Kullandığımız maskelerin hasta muayenesinde bir miktar koruyuculuğu olsa da dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi tedavilerde yeterli olmadığını öğrendik bu yüzden rutin tedavilerde tamamen kamuoyunda sıkça duyduğumuz N95 maskeleri kullanmaya başladık. N95 sadece bizi koruyabilirdi, ya o gün bakmamız gereken diğer hastalar? Bu bizi çalıştığımız ortamın dezenfeksiyonu üzerinde araştırma yapmaya itti. Bu şekilde ortam dezenfeksiyon cihazlarının, hava arıtma cihazlarının kullanımları başladı. Son olarak da hasta başında çalışırken hasta ağzından yayılabilecek damlacıkları emen ağız dışı emiciler girdi diş hekimlerinin hayatına. Bu sayede rutin hasta bakma tempomuza dönemesek de hasta ihtiyaçlarına yanıt verme imkanımız arttı.

Salgın sebebiyle diş tedavilerinizi ertelememeniz, karşılaşabileceğiniz sorunları azaltmak açısından önem arz ediyor. Burada da küçük bir tavsiye vermek istiyorum. Öncelikle doktorunuza telefon yoluyla ulaşıp randevu alarak gidin, böylece bekleme odası gibi kalabalık olabilecek bir ortamda bekleme surenizi kısaltmış olursunuz. Muayene odasına kadar maskenizi çıkarmayın, ateş ölçümünüz yapıldıktan sonra mutlaka ellerinizi dezenfekte edip muayene koltuğuna o şekilde geçin. Hastalık geçmişinizi, düzenli kullandığınız ilaçlarınızı ve son 14 günde il dışına çıkıp çıkmadığınızı mutlaka doktorunuza belirtin. Bu günlerden sağlıkla ve daha güçlü şekilde çıkacağımıza olan inancımı tekrar belirterek yazıma son veriyorum. Sizlerle bu köşede buluşmamıza vesile olan Aydın Genç İş İnsanları Derneği (AYGİAD)’ne dernek başkanımızı sevgili Utku Uyanık’a ve Aydın Kulis Ailesi’ne çok teşekkür ediyorum. Maske, mesafe, hijyen ve tedbir. Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle.