Naci Eriş yazdı.

Değerli okurlar; 

Malumunuz, Türkiye genelinde yerel seçimde oylarını düşüren AK Parti, Aydın’da da büyük bir hezimet yaşadı.

Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçiminde 94 bin fark, elde 4 ilçe belediyesi kaldı.

Şimdi “Mağlubiyetin faturasını kime keseceğiz?” kavgası yaşanıyor.

***

Günlerdir konuşuluyor,

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan değişim hazırlığında.

Değişimin yukarıdan aşağıya mı yoksa aşağıdan yukarıya mı olacağı hesap ediliyor.

Hangi bakanların, hangi genel başkan yardımcılarının görevden alınacağı, MKYK’nın nasıl şekilleneceği değerlendiriliyor.

Tabi, seçimin kaybedildiği illerde il başkanları ve yönetimleri de topun ağzında duruyor.

Son günlerde AK Parti Aydın İl Başkanı Gökhan Ökten aleyhinde ortaya atılan iddiaların kaynağının da bu ‘değişim’ sürecinin sancısı olduğunu anlamak zor değil.

***

Gökhan Ökten, Ocak 2023’te AK Parti Aydın İl Başkanlığı’na atandı.

2 buçuk ay sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimini nispeten başarılı geçirdi.

Ancak sonrasında ‘nispi başarı’ sürdürülemedi.

Yerel seçim sonrası herkes kabuğuna çekilmişken Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun adliye çıkışına verdiği yanıt, Ökten’i gündemin ilk sırasına oturttu ancak sonuç pek de istediği gibi olmadı.

“Herkes susarken Çerçioğlu’na yanıt verebilen siyasetçi rolü” yerine, verdiği yanıttaki yanlış ifadelerle konuşuldu.

Hemen ardından gelen VIP araç ve koruma polisi tahsisi konusu ise Şebnem Bursalı’nın menüsündeki ıstakozdan daha büyük handikaptı.

Aydın gibi güvenli bir şehirde, bir İl Başkanı neden koruma ister ki?

Neyse…

***

En nihayetinde;

Özlem Çerçioğlu karşısında 4’üncü kez kaybeden AK Parti, Aydın yerelinde başarısızlığını tescilledi.

Nedeni ne olursa olsun tablo böyle ve başarısızlık AK Parti’nin tamamına ait.

Gökhan Ökten’i eleştirelim, yanlışlarını elbette söyleyelim ancak…

Şunu da net bir şekilde görelim;

Başarısızlığın bütüne ait olmadığını kamuoyuna kabul ettirmek ve kendi konumunu korumak isteyen bazıları, ‘VIP araç’ ve ‘koruma polisi’ meselesini özellikle öne çıkarıyor.

İddia o ki;

Ökten hakkındaki iddialar, AK Parti içinden özellikle sızdırılıyor.

Yoksa böyle ‘üst düzey’ bilgilerin peşi sıra ortaya saçılmasının pek de mümkün olmadığı dile getiriliyor.

Böylece konumunu korumak isteyenlerin, ‘siyasal iletişim’ yerine ‘siyaset mühendisliğiyle’ hedefine ulaşacağı konuşuluyor.

“Siyasette olur böyle şeyler” demeyin sakın.

Sayın Erdoğan, ‘küçük ayak oyunları ile büyük zaferler kazanacağını’ düşünseydi hiç bugünkü konumunda olabilir miydi?

Ya da böyle kimselerle yol yürüdüğünü bilseydi, hiç o yola çıkar mıydı?