Türkiye'nin yanı sıra Avrupa Birliğinde coğrafi işaret tesciliyle korunan Aydın kestanesi, kentte yüksek rakımdaki 73 bin dekar arazide üretiliyor.

Ülkenin 63 bin 580 ton olan toplam kestane üretiminin yüzde 42'sine karşılık gelen 27 bin tonluk bölümünün üretildiği kentte ekim sonunda başlayan hasat sezonu dağ köylerini hareketlendiriyor.

Efeler, Köşk, Sultanhisar ve Nazilli ilçelerinde kestane ağaçlarının bulunduğu yaylalara çıkan üreticiler, yaklaşık 2 hafta süren hasat döneminde burada konaklıyor. Sırıkçı adı verilen işçilerin ağaçlara çıkıp dalları çırparak düşürdüğü dikenli kozalaklar, meyvelerinden ayrılması için toprakta açılan kuyulara gömülüyor. Yaklaşık 1 ay sonra kuyudan çıkarılarak ayıklanan ürünler, iç ve dış pazara gönderiliyor.

Dışının dikenli olmasından dolayı toplaması ve çırpması riskli olan kestane işçilerinden sırıkçılar 1000-1500 lira, toplayıcılar ise 1000 liraya kadar günlük yevmiye alıyor.

Başkan Çerçioğlu’nun hizmetleri vatandaşlardan tam not alıyor Başkan Çerçioğlu’nun hizmetleri vatandaşlardan tam not alıyor

Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, AA muhabirine, kestanenin bölgenin önemli geçim kaynaklarından olduğunu belirtti.

Kentin kuzey dağlarında 5 bine yakın ailenin geçimini bu ürünle sağladığına işaret eden Kendirlioğlu, bu sezon hasada mevsim şartlarından dolayı endişeli başladıklarını söyledi.

Kendirlioğlu, "Bu sezon gerek kuraklık gerekse değişik hava şartlarından kaynaklı takriben yüzde 30-40 civarında bir verim düşüklüğü bekleniyor. Üreticilerimizle de konuştuğumuzda maalesef böyle bir gerçekle karşı karşıyayız. Ancak sevindirici tarafı şu, kalite çok iyi." diye konuştu.

 "Kalite, beklentileri karşılıyor"

Sultanhisar Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Özdemir, arazinin engebeli, ağaçların yüksek olmasından dolayı ürünün toplanmasının oldukça zahmetli olduğunu söyledi.

Kestane toplamasının zor ve riskli bir iş olduğunu, ellerinde uzun sırıklarla ağaca çıkan işçilerin düşerek yaralanabildiğini, can kayıplarının da görüldüğünü anlatan Özdemir, ağaçtan düşen dikenli kozalakların da yaralanmalara da neden olduğunu aktardı.

Özdemir, mevsim şartlarının dışında kestane ağaçlarında nedenini henüz tespit edemedikleri bir hastalığın da görüldüğünü aktararak, ilgili kurumların konuyla ilgili çalışma yürüttüğünü söyledi.

Üreticilerden Mehmet Oğuz, rekolte düşük olmasına rağmen meyve boyları ve kalitenin beklentileri karşıladığına dikkati çekti.

Yüksek ağaçların üzerinde adeta cambaz gibi çalışan sırıkçılardan Sadettin Oğuz da "Yüksek olduğu için riskli. Kestanelerin dikeni gözlerimize, bedenimize denk gelebiliyor. Düşme tehlikesi de var. Biraz ustalık istiyor bu iş." ifadelerini kullandı.