Aydın’a döndüğüm 2016 yılı başına kadar tartışmalardan uzak kalsam da, son 3 yıldır jeotermalle yatıp jeotermalle kalkıyorum.

Vatandaşın ana gündemi jeotermaller. Haliyle herkes soruyor; Sonumuz ne olacak?

Hava kirliliği tartışmalarında kimin ne dediği hepimizin malumu.

Tartışma son olarak incirdeki kükürt oranının yüzde 15’e ulaştığı iddiasıyla yeniden alevlenmişti.

Her ne kadar Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger elindeki verileri açıklayarak iddianın gerçeğini yansıtmadığını açıklasa da kamuoyunu yeterince rahatlattığını söyleyemeyiz.

Tam da bu ortamda 64 yeni jeotermal kuyusu için ihaleye çıkılacağının Resmi Gazete’de duyurulması, ilimizdeki huzursuzluğu katladı.

Vatandaş huzursuz olmakta haklı.

Neden?

***

Huzursuzluğun ilk nedeni, şu sorunun yanıtsız kalması;

“Mademki JES’lerde doğaya zarar veren bir uygulama yok, tüm ısrarlara rağmen, neden tarafsız bir kurul tarafından bilimsel rapor hazırlanması sağlanmıyor?”

Alalım raporu, sonucunu görüp rahatlayalım.

Huzursuzluğun ikinci nedeni, işi oldu bittiyle götürme çabası.

Jeotermal enerji tamamen zararsız olsa bile, vatandaşı ikna etmek yerine, ÇED raporu beklenmeden santraller inşa edilmeye çalışılıyor. İşte daha incirdeki kükürt tartışmasının alevi sönmeden, 64 kuyu için ihaleye çıkılıyor vs.

Hal böyle olunca, vatandaş ne yapsın?

***

64 yeni jeotermal kuyusu ve 39 mineralli su alanı arama ihalesi ile Germencik, İncirliova, Kuyucak ve Buharkent’in ardından, Didim ve Kuşadası gibi turizm ilçelerinde, Çine gibi daha önce jeotermal enerji santrali ile hiç tanışmamış bir tarım bölgesinde, Karacasu ve Bozdoğan gibi bakir alanlarda yeni kuyular açılacak.

Bugüne kadar tarım ve turizm kenti olarak anılan Aydın, ‘doğaya zarar vermeyen çürük yumurta kokusu’ ile nasıl turizm kenti olacak?

Her tarafı çukur olan Aydın’ın verimli arazilerinde nasıl çift sürülecek?

Vatandaş huzursuz olmakta haklı.

Çünkü huzurumuz bayağı kaçtı!