Kaşık hiç, çorbanın lezzetini alabilir mi? Cevabı net değil mi? Kime sorsanız hayır diyecektir. İstanbul dışında yaşayanlar için de bu böyle. Yarınki seçim için kaşık misali bilir bilmez her kafadan bir ses çıkıyor. Ağzı olan konuşuyor bu günlerde. İstanbul’a giden de hiç görmeyen de İstanbul’u konuşuyor. Bir tarafta Topal Dursun’un oğluyum diyen, ülkeye yaptığı hizmetleri, kazandırdıkları anlatmakla bitmeyen, bakanlık, başbakanlık, meclis başkanlığı yapmış Binali Yıldırım, diğer tarafta ismi hiç bilinmemesine rağmen hükümet yanlısı medyanın dahi isteyerek ya da istemeyerek Türkiye’nin gündemine şak diye oturttuğu, ‘Bana başkan diyeceksiniz’ diyen soyadıyla dikkat çeken İmamoğlu Ekrem. Ben de naçizane seçim öncesi, paylaşılamayan güzelim İstanbul’un seçim nabzını ölçmek adına adaylardan birinin davetlisi olarak hafta içi İstanbul’u ziyaret ettim. Üç tane köprü bir tünelden geçtim. Vatandaşla sohbet ettim. Dertlerini dinleme fırsatı yakaladığım; tanıyıp tanımadığım İstanbul’da yaşayan vatandaşlarım hep parti teşkilatlarından şikayet etti. Teşkilatların içini enaniyetin işgal ettiğinden mazlumun değil; zenginin yanında olunduğundan, dava için mücadele edenlerin seçim sonu unutulup, kraldan çok bir anda türeyen kralcıların, şakşakçıların nema bulduğundan iktidar ya da muhalefet siyasetin içinde bir tane bile fakir insan bulunmadığından, siyasetin içindeki herkesin tuzunun kuruluğundan şikayet etti. Seçmenin yapılan hizmetlerin farkında olmadığını da düşünmeyin sakın. İstanbul’un yirmi beş yıl içerisinde katettiği mesafeyi bilmeyen yok. Siyasetin içerisindeki bazı insanlar, Sayın Cumhurbaşkanının ifade ettiği üzere metal yorgunluğuna ulaşmış seçmeni bıktırmış adeta karşısındaki seçmene küçük dağları ben yarattım felsefesiyle yaklaşır olmuş heybesini doldurmuş durumdalar. Bu da iktidarın adayı olan mütevaziliği ve adamlığıyla gönüllerin fatihi olan saygı duyduğum Binali Beyi zora sokuyor. Seçmen mütevazilik bekliyor, seçmen halkın içinde olan kendileriyle içi içe yaşayan Gaffar Okanlar, Vali Yazıcıoğlu, Muhsin Başkanlar gibi olunmasını istiyor. Seçmen dert dinleyip, çözüm üreten liderler bekliyor. Ama ne yazık ki teşkilatlara paçası düzgün bir şekilde girdiğinizde ayakta karşılanırken; hasbel kader normal bir kıyafetle girdiğinizde adam yerine koyulmadığınız da oluyor Nasrettin hocanın ye kürküm ye misali şu an teşkilatlarda görev almış yanlış insanlar tarafından harfiyen uygulanıyor. Yoksa halk her şeyin farkında İstanbul metropol olmuş durumda; ama küstürmüşler bir kere insanları neyse o tarafından ziyade bize bu ülke için en hayırlı hizmetleri yapacak aday yani hesabı olan değil bu ülkeye hiç bir beklentisi olmadan Allah rızası için çalışacak mazlumun hakkını gözetecek kimse o kazansın....