• “Kocam benimle hiçbir şey paylaşmaz.”
  • “Karım beni bıktırana kadar sürekli konuşur.”
  • “Kocama bir soru sorduğumda asla cevap vermez.”
  • “Karım her konuyu tartışmaya dönüştürmeye bayılır.”
  • “Düşündüklerini benimle paylaşmaz.”
  • “Beni yanlış anladın, onu demek istememiştim.”

Bu tür cümleler yetersiz iletişimin göstergeleridir. Birbirini seven, uyumlu çiftlerde bile, iletişimdeki küçük sorunlar önemli yanlış anlamalara yol açar. Yanlış anlamalar çatışmaları; çatışmalar yeni yanlış anlamaları doğurur. Bazen en basit tartışma bile, rekabet, güç savaşı ve karşılılık olarak haksızlığa uğramaya yol açar. Sarf edilen kelimeler silah vazifesi görmeye başlar çünkü.

Bunun en önemli sebeplerinden biri dolaylı iletişim ve belirsizlik. Aslında kendini iyi ifade edebilen biri bile, eşine karşı anlaşılması güç davranabilir. Kendini anlatmakta başarılı olamaz; çünkü belirsiz ve dolaylı yollara başvurur. Ya gereksiz detaylarda boğulur ya da ne anlatmaya çalıştığını eşinin anlamasını bekler. Çözüm ise basittir; dolaylı yollara girmeden doğrudan kalbinden ve zihninden geçenleri söylemek.

Savunuculuk başka bir iletişim sorunudur. Savunucu kişiler herhangi bir eleştiri ile karşılaştıklarında, alay edildiklerini ve küçük düşürüldüklerini düşünmeye eğilimlidir. Bu durumda yetersizlik duyguları ile kendilerini ispatlamaya çalışır ve iletişimi kapatırlar. Karşı taraftan gelen mesajlar doğru alınmadığından, yine çatışma doğar. Bu sorunun çözümüne basit diyemem; kişi, eşini kendisini en iyi tanıyan kişi olarak görüp, eleştirilerinde bir miktar haklılık payı olabileceğini düşünürse, düğüm çözülmeye başlar.

Ve empati… İyi iletişim sadece kendini ifade edebilmek değil, aynı zamanda karşısındakinin ne anlatmaya çalıştığını, ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamaktır. Yapılan çalışmalar, mutsuz evlilikleri olan çiftlerin, birbirinin ne söylediğini anlamakta başarısız olduğunu göstermektedir. Tabi karşı tarafı anlayamamanın sebebi, imalı, örtük ve belirsiz konuşmalar da olabilir. Empati eksikliğini nasıl çözeceğimize gelince… Bir taraf kendisini doğrudan ve net şekilde ifade edecek, diğer taraf doğru anlayıp anlamadığını teyit edecek ve eşini doğru anlayana kadar çabalayacak. “Kesin şunu kast etmiştir, aslında şunu düşünüyor olmalı, kesin içinden bana gülüyor” gibi otomatik düşünceler empatiyi engeller. Karşıdan gelen mesajları doğru almanın tek yolu, kafamızdakilere değil, gerçekçi olana güvenmektir. Bazen eşimizin söylemek istediğini tamamen zıt olarak bile algılayabiliriz, eminim bunun örneklerini yaşamışsınızdır. İşin özü, elimizde yeterince kanıt olmadan, sadece aklımızdan geçiyor diye o düşüncelere inanmayalım. Yanılabileceğimizi kabul edelim.

Özetle, iletişimde üç kural:

  1. İma etme, doğrudan söyle, en kabul edilmesi güç duygunu bile eşinle paylaşmayı dene.
  2. Eşin sana olumsuz bir özelliğini yansıttığında, onu bir ayna gibi gör ve savunucu olma.
  3. Kafandakiler yerine eşinin söylediklerine odaklan, yanlış anlama ihtimalini unutma, doğru anlayıp anlamadığını kontrol et.