Hepimizin anlamakta zorlandığı toplumsal olgulardan biridir; iki kişi arasında aşk doruklarda yaşandıktan sonra, nasıl olur da aşkın yerini hayal kırıklığı, kızgınlık, kırgınlık alır? Çift mutluluk dolu bir yaşam hayal ederken, birbirine nasıl o kadar duyarsızlaşabilir, birbirinden nasıl sıkılır? İki kişi önceden hep aynı fikirdeyken, hiçbir konuda uzlaşamaz hale nasıl gelir?

Aşk bir idealleştirme sürecidir; sevgilinin olumlu özellikleri vurgulanır, olumsuzlar görmezden gelinir, hatta olumluya çevrilir. Her iki kişi de ilişkiyi geliştirmek için en iyi davranışlarını sergiler. Olumsuz tepki vermek istedikleri bir durumda genellikle kendilerini durdururlar. Tabiri caizse kendilerini iyi pazarlamaya çalışırlar. “Asla”lı, “her zaman”lı iddialı vaatler verirler. Bu sebeple, evlendikten sonra nasıl davranacakları konusunda gerçekçi olmayan beklentiler oluştururlar. Her iki kişinin kafasında, eşinin ileride kendisine nasıl davranması gerektiğine ilişkin bir beklenti listesi oluşur. Listedeki maddeler açık açık konuşulmaz ama her bireyin zihninde katı şekilde yer eder.  

Beklentileri gerçekleşmediğinde bir eş, diğer eşin kendisi ile yeterince ilgilenmediğini, onu önemsemediğini düşünmeye başlar ve hayal kırıklıkları, eleştiriler, çatışmalar devreye girer. Çünkü kandırılma hissiyle birlikte öfke artar.

Genellikle çiftler birbirlerini evlendikten sonra “değişmek”le suçlarlar. Ancak asıl değişen şey çiftlerin birbirini algılayış şeklidir. Olaylara ve kişilere bakış açımızdaki değişiklik, duygularımızı da değiştirir.

Kafamızdaki katı kuralların farkında olmak, eşimizin değişmesinden çok kendi bakış açımızdaki değişlikleri görebilmek, çatışmaları azaltacak ve evliliğimizi güçlendirecektir. Dengeli değerlendirmeler yapmak mümkün. Öncelikle, eşimiz bir hata yaptığında bunu değişmez bir kişilik özelliğine atfetmek, sürekli ve kasıtlı olarak yaptığını düşünmek yerine, kanıta dayalı ve hakkaniyetli karar vermek gerek. Yani varsayımsal düşüncelere kapılmak yerine, mantıksal olanı görmek gerek. Genelleme yapmaktansa, duruma özgü değerlendirme yapmak gerek.

En önemlisi de açık iletişim. Eşler birbirine hangi davranışın anlamının kendisi için ilgi-sevgi gösterme, yardımlaşma, sorumluluk olduğunu açıkça söylemelidir.

“Fiziksel temas, sevgi sözcükleri kullanma, konuşurken ses tonuna dikkat etme, eşini kıracak davranışlardan kaçınma, eşin zayıf ve güçlü yönlerini bir bütün olarak kabul etme, eşin hataları karşısında yargılayıcı ve suçlayıcı olmaktan kaçınma,  eş kendini kötü hissettiğinde duygularını anlama, olayları eşinin gözünden görebilme, rutin işlerde birbirine eşlik etme, özel düşünce ve istekleri paylaşma, eşin anlattıklarına, fikirlerine ilgi gösterme, çekici görünmeye çalışma, cesareti kırıldığında eşine moral verme, yardım etme” gibi davranışlar sevginin, ilginin en iyi göstergeleri. Eşinizden beklemek yerine önce siz yapın bakalım nasıl bir sonuç alacaksınız?

Bence aşk ölmez, evrilir. Bu evrim süreci sancılıdır; zaman, sakinlik, duyarlılık, şefkat, vericilik, sorumluluk ve saygı gerektirir.