Yörük mutfağının hakim olduğu Aydın’ın tescilli yemeği Dalama Tandırı, farklı lezzet arayanları mest ediyor. Özel kuyularda pişirilen Dalama Tandırı için Türkiye’nin farklı yerlerinden çok sayıda insan Dalama’ya geliyor.

Aydın'ın engin meralarında yetişen oğlak ve kuzuların özel kuyularda pişirildiği tescilli Dalama Tandırı, tadı ve etinin yumuşaklığıyla dikkati çekiyor.

Yörük kültürünün egemen olduğu Aydın mutfağının önemli lezzetleri arasında bulunan "Dalama Tandırı", 2017 yılında Efeler Belediyesi'nin başvurusuyla Coğrafi İşaret ve Tescil Belgesi'ni aldı.

Farklı tatlar arayanların ilgisini çeken Dalama Tandırı'nı yemek için Türkiye'nin farklı yerlerinden insanlar, Dalama Mahallesi'ne geliyor.

Dalama Tandırı ustalarından Yılmaz Öztürk, asırlardır süre gelen bu lezzetin böylesine tercih edilme sebebinin doğal ortamda yetişen kuzu ve oğlağın, kekik, meşe ve palamut gibi bitkiler yiyerek ete koku ve tat katmasından kaynaklandığını söyledi.

Kullanılan hayvanların ağırlığının 10-20 kilogram arasında olduğunu aktaran Öztürk, Dalama Tandırı'nın Madran Çayı kenarından toplanan taşlardan örülen 1 metre yüksekliğinde ve genişliğinde özel yapılmış kuyularda pişirildiğini, kuzu ve oğlakların döş kısmının ayrılarak etin daha iyi pişirilmesinin sağlandığını anlattı.

“3 DAKİKA GEÇ ATARSAN KUYUNUN TAVI KAÇAR”

Kuzuyu tandıra atıp üzerini demir bir kapakla kapattıktan sonra hava almaması için kenarlarına çamurdan sıva yapıldığını, 1 saat 20 dakika sonra kuyunun açılarak hayvanın çıkartıldığına dikkatini çeken Öztürk, şunları kaydetti:

"Daha sonra devamlı sıcak olan vitrine getiriyoruz. Vitrinin sıcak olmasının sebebi ise tandırın kuyudaki özelliğini koruması. Herhangi bir pişirme durumu söz konusu değil. Buradan da gelen müşterilere, böbrek yatağından, gerdandan, buttan yani istedikleri yerden kesip servis ediyoruz. Burada her şey dakik. 3 dakika geç atarsan kuyunun tavı kaçar. Tavı kaçmadan tandırı sallamak gerekiyor. Kuyudan sallana sallana getirirsen soğur. Çünkü bunu tekrar ısıtma şansımız yok. Çünkü özelliği gider. Bu yüzden hızlı olmak zorundayız."

"DERİDEN ÇIKTIĞI GİBİ KUYUYA SALLIYORUZ”

Kuzuyu tandıra koyarken ve çıkartırken herhangi bir şekilde baharat ya da soslama yapmadıklarını vurgulayan Öztürk, "Kuzunun üzerine tuz, sos sürseydim bu tadı veremezdim. Zeytinyağı, salça ve tuzlama gibi şeyler tandırdaki özelliği alır. Biz deriden çıktığı gibi kuyuya sallıyoruz ki millete o tadı verebilelim. Bu yüzden 'Dalama'nın tandırı bir başka' diyor. İzmir'den, İstanbul'dan, Ankara'dan ve dış ülkelerden de bizim tandırın methini duyup gelen var." ifadelerini kullandı.

"İlk kez gelenler 'bu nasıl lezzet biz böyle bir şey tatmadık' diyorlar" diyen Öztürk, "İkinci kez gelenlerden 'biz ilkinde çok acıktık da o yüzden mi lezzetli geldi diye bakmaya geldik ama aynı lezzet duruyor' diyenler oldu. Zaten müşterilerimiz beğenmemiş olsa bu potansiyeli yakalayamazdık. Bu lezzetin tanımlanması ya da anlatılması mümkün değil. Bunu ancak yiyenler anlar." şeklinde konuştu.

"HERKESE ÖNERİRİZ, GELİP MUTLAKA YEMELİLER”

İzmir'den Dalama Tandırı yemeğe gelen Cem Özakgül ise, "Biz buranın methini İzmir'den duyduk ve geldik. Zaten Aydın bölgesi tandırıyla meşhur. Dalama gerçekten farklı yapmış. Çok güzeldi, lezzetliydi. Çok beğendik. Yanında gelen mezeler de çok güzeldi. Herkese öneririz, gelip mutlaka yemeliler." diye konuştu.

Dalama Tandırı'nı ilk kez yediğini anlatan Beyza Erol da, çok farklı bir lezzet olduğunu belirterek özellikle etinin yumuşak olmasının ağızda apayrı bir tat oluşturduğunu dile getirdi.