Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyid Tümtürk, Eğitim Bir-Sen Aydın Şubesi ziyaretinde yaptığı basın açıklamasında, "Türkiye’nin Doğu Türkistan sorumluluğunu ve 35 milyon Müslüman Uygur Türküne sahip çıkarak zalime karşı hakkaniyetli tavrını Doğu Türkistan Meclis Başkanı olarak alkışlıyorum" dedi. 
"Kanayan Yaramız Doğu Türkistan" adlı konferansa katılmak için Aydın’a gelen Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyid Tümtürk, konferans öncesi Eğitim Bir-Sen Aydın Şubesini ziyaret etti. Eğitim Bir-Sen Aydın 1 Nolu Şube Başkanı Fatih Taşpınar ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte düzenlenen basın toplantısında konuşan Tümtürk, Türkiye’nin, Çin’in Doğu Türkistan Türklerine karşı uygulamış olduğu zulme karşı gösterdiği tavrı memnuniyetle karşıladığını açıkladı. 
Tümtürk, yaptığı basın açıklamasında, "Türkiye iki yıldır, uluslararası ilişkiler diplomatik nezaket kuralları, Türkiye’ye karşı içeride ve dışarıda uygulanan bütün hile kumpas ve entrikalara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti kapalı kapılar ardında Çin’e Doğu Türkistan konusunda gizli diplomasi yürüttü. Çin’i demokratikleşmeye yönelik ikna edici çabalarını sürdürdü. Fakat, 2 yıl sonunda Çin’in diplomatik nezaketten anlamadığı Türkiye’nin hem dindaşı hem de soydaşı akrabası olan Doğu Türkistanlıları Türkiye ile ilişkileri geliştireceğim diyerek, orada soykırımını daha da üst seviyeye taşıdığını gördü. En son 09 Şubat tarihinde Dışişleri Bakanlığımızın sözcümüzün yapmış olduğu açıklamayla Çin, anladığı bir dilden demokrasi tokadı yedi. Ve Dışişleri yetkililerinin cümlesiyle 'Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu’nun rakamlarıyla 1 milyondan fazla Uygur Türklerinin Çin’de işkence kamplarında zulüm görmektedir. Bu kamplar kapatılarak kardeşlerimiz soylarımız serbest bırakılsın' diyerek Çin’e cevap verdi. Buna karşılık Çin’in vermiş olduğu cevap Türkiye’yi suçlayıcı bir kısım cümleler kullanarak hem Ankara Büyükelçiliği hem de Çin Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye ağır sözler sarf etti. Bunun bir gün sonrasında AK Parti Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi cümlesi ile başlayan ve 1 milyondan fazla soydaşımızın kamplarda işkence gördüğünü, bunun asla kabul edilemeyeceğini derhal serbest bırakılmasını ifade ederek, cümlenin sonunda da Doğu Türkistan kelimesini net olarak kullanması bizleri ziyadesi ile memnun etmiştir. Daha önce Türkiye Doğu Türkistan kelimesini kullanmıyordu. Demek ki Çin’in anlayacağı dil ve üslup buydu ve bunun gereği yerine getirildi. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler toplantısında en üst düzeyden Çin’e Doğu Türkistanlıların işkence gördüğü ve kampların kapatılması ve Türklerin serbest bırakılması gerektiğini ifade etmesi ile bugün aldığımız bilgiye göre Çin’in ekonomik yaptırım olarak ‘Türkiye buradan zararlı çıkar’ sözü ile Türkiye’yi tehdit ettiğini görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir devlettir. Bugün bizi yönetenler milletin hür iradesi ile seçilmiş hak ve adaletle bu ülkeyi yöneten büyüklerimizdir. Biz gerçekten saygı duyuyoruz. Hiçbir şekilde Türkiye Doğu Türkistanlı kardeşlerini terk etmeyecektir. Çin’in bu uygulamaları 3’üncü dünya ülkelerine işleyebilir ama Türkiye’ye işlemez. Türkiye’nin karakterini ve siyasi pozisyonunu Çin anlayabilmiş değil. Türkiye’yi birkaç milyar dolar ile satın alabileceği düşüncesinde yanılıyor. Türkiye Cumhuriyeti yetkililerimiz başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Çin’e anlayacağı dilden gerekli cevabı vereceklerdir. 09 Şubat tarihinde başlayan Türkiye’nin Doğu Türkistan sorumluluğunu ve 35 milyon Müslüman Uygur Türküne sahip çıkarak zalime karşı hakkaniyetli tavrını Doğu Türkistan Meclis Başkanı olarak alkışlıyorum, şükranlarımı ve minnetimi sunuyorum" diye konuştu. 
Basın toplantısının ardından Tümtürk, Aydın Eğitim Bir-Sen tarafından Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü anlatmak üzere gerçekleştirilen ‘Kanayan Yaramız Doğu Türkistan” adlı konferansa katıldı.