İdlib’de 36 askerimizin şehit olması itibariyle, ülkemizin dört bir yanı yasta. Kimisi öfkeyle, kimisi gözyaşıyla, kimisi de sükunetle tutuyor yasını. Çocuklarını, eşlerini, babalarını şehit veren kişiler için dayanılması çok zor bir kayıp bu.

Savaş, terör, şiddet olayları sebebiyle sevilen birinin ani kaybı travmatik yas denen daha karmaşık bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Travmatik yas tepkileri daha şiddetli ve uzun süreli seyrediyor.

Ailelere mikrofon uzatıldığında “Vatan sağ olsun”, “Kaderinde bu varmış” gibi cevaplar duysak da işin iç yüzü başka. Evlatları şehitlik mertebesine ulaştı diye aileler kendilerini teselli etmeye çalışıyor, ama çoğu ailede bu acı yıllarca sürüyor.

Ülkemizde bu konu üzerine yapılan birkaç araştırma var. Şehit ailelerinin psikolojik özellikleri incelendiğinde çarpıcı sonuçlar bulunmuş. Ailelerin depresyon ve kaygı düzeyleri yüksek; kadınlar ve gelir düzeyi düşük olanlar da daha çok etkileniyor.

Şehit yakınları, ilk zamanlarda devletin ve halkın yanlarında olduklarını hissediyor, ancak sonra pek hatırlanmadıklarını için yalnızlaşıyor. Dolayısıyla bu tür kayıpların ardından ailelere uzun süreli psikolojik destek sunulması gerekiyor. Bu acıyla nasıl baş edecekleri konusunda uzman yardımı almaları çok önemli. Ayrıca maddi desteğin yanında, istihdam olanaklarının arttırılmasıyla, kayıp yaşayan kişiler üretime daha çok katılarak hayata daha iyi tutunmaları sağlanabilir.

Araştırmaların çarpıcı bir sonucu daha var. Şehit yakınlarının duygu durumunu olumsuz etkileyen en önemli faktörün, medyada çıkan savaş ve terör haberleri olduğu bulunmuş. Bu da gösteriyor ki, haberciler ve haberleri okuyup başkaları ile paylaşan bireyler, kullandığı dile çok dikkat etmeli. Kameraların özellikle çocuklardan uzak durması gerekiyor. Şehit yakını olan çocukların video ve fotoğrafları, kişisel bilgileri paylaşılmamalı. Maalesef cenaze görüntülerinde veya evlerine yapılan ziyaretlerde çocukların ön plana çıkarılması çok üzüntü verici. Ancak bu konuda hassasiyet gösteren haber sitelerinin, gazetelerin olduğunu görüyorum ve onları kutluyorum.

Keşke savaşın akıttığı kanı durdurmaya çalışmak yerine, savaşı durdurabilseydik...