Satırlarım sizlere biraz aykırı gelebilir. En son cümleme kadar dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Bizler, samanyolu galaksisinin avcı kolunda bulunan güneş sistemindeki küçük bir gezegende yaşıyoruz. Samanyolu orta ölçekli bir galaksidir. Samanyolu’nda yüz milyardan fazla yıldız vardır. Bilinen evrende yüz milyardan fazla galaksi vardır.

Dünyayı ‘evren’ düşünürsek, dünyadaki bir kum tanesini bizim gezegenimiz olarak düşünebiliriz.

İnsanoğlu bir ortamda en mükemmel mikroskoplarla bile zor görülür. Yani bu dünyada kendimizi fazla önemsiyoruz.

Hepimiz bu evrenin parçasıyız. Karıncadan, kuştan, balıktan farkımız da yoktur. Ama bizler kendimizi Tanrı gibi görüyoruz. Doğaya, hayvanlara, insanlara her türlü işkenceyi yapıyoruz.

Bu işkenceler bizlere geri dönmeye başladı. 1850 Sanayi Devrimi’nden beri Dünya sıcaklığı yaklaşık bir buçuk derece arttı.

Deniz seviyeleri yükseldi, buzullar erimeye devam ediyor. Denizlerin en derinlerinde bile civa maddesi görüldü. Seller, depremler, volkanik patlamalar, hortumlar, salgınlar, aşırı sıcak ve soğuklar yeni başlıyor. Gezegenimize sahip çıkmazsak o değil, bizler yok olacağız.

Doğa her zaman intikamını alır. Bizler salgından hiç ders çıkarmadık. Yardıma ihtiyacı olan insanlarımız varken daha iyi bir araba, ev daha çok para derdine düştük. İnsanın egosu daha da arttı. Bu süreçte kaçımız ihtiyacı olan bir aileye yardım etti ya da sokaktaki bir çocuğa kendi çocuğu gözüyle bakabildi?

Daha geç olmadan doğaya, hayvanlara, insanlara sahip çıkalım. Yoksa bu savaşı kazanamayız!