Bu aralar sosyal medyada;

Alman Başbakanı Merkel’in ‘yönetme tarzı’ büyük takdir topluyor.

Geçtiğimiz günlerde Almanların Başbakanı Merkel’i;

 ‘Sokaklarda, balkonlarda, pencerelerde 6 dakika boyunca alkışlayarak uğurlaması’ bütün ülke insanlarını derinden etkiledi.

Bu etkilenmeden Türk’ler olarak biz de nasibimizi aldık.

Bu ilk etkilenme mi?

Tabi ki hayır.

Fransız ihtilalinden bu yana bizde işler biraz sarpa sardı mı köşe yazarlarımız hemen batıdan örnekleri köşelerine taşımaya başlarlar.

‘Kendi tarihimize baksak iyi örnekler yok mu?’

Doluyla var.

Ama bizim entelektüellerimizin ‘Batılılık budalalığı’ hiçbir zaman bitmedi bitmez de.

Her neyse konu bu değil.

Konumuz;

 ‘Bizden Merkel çıkar mı?’

Ya da;

‘Biz toplum olarak Merkel’i kaldırabilir miyiz?’

Toplumsal yaşam seviyemiz, eğitim düzeyimiz, hoşgörü sınırlarımız, öfke ya da sevgi standartlarımız Alman insanının standartlarının neresinde?

“Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz” sözüne istinaden;

“Bizim toplumsal iklimimiz Merkel tipi yöneticiye müsait mi?”

Türkiye’de yere çöp atan bir insanımız;

Almanya’ya gidince yere çöp atmıyorsa ya da atmaya cesaret edemiyorsa;

O zaman insanımızda problem yok da problem sistemsel mi?

Şapkayı önümüze koyup durup düşünmek irdelemek gerekiyor.

Her neyse…

Cumhuriyetin ilk yıllarında İstikal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy Almanya’nın Berlin şehrine gitmiş.

 Tabii döndüğünde ona sormuşlar,

 “Avrupa nasıl?”

Akif de, “Gördüğüm kadarıyla işleri var dinimiz gibi, dinleri var işimiz gibi!” demiş.

İşte özetimiz bu!

Şimdi bir an için Merkel tarzında hareket eden bir yöneticinin Aydın’a başkan olduğunu düşünelim.

Kaldırabilir miyiz? Ya da bir dahaki seçimde oy verir miyiz?

 Konuyu irdeleyelim.

1- Örneğin Aydın’da seçilen bir başkanın makam aracı yerine sıradan bir belediye minibüsüne binip bir yere gittiğini varsayalım.

Oradan ayrıldıktan sonra en yakın partilileri;

“Başkan sanırım bir dahaki seçimde aday değil. Ne varsa salmış. Koskoca Başkan bu arabaya mı biner?” demezler mi?  

Ama Alman halkı Merkel’e “Bu da başbakana yakışmıyor” demedi.

Çünkü Almanların zihninde ‘arabanın ihtişamı’ bir güç göstergesi değil.

2- Aydın’da seçilen bir başkanın işçi alımlarında yada personel atamalarında meydanlarda akraba eş dost kayrılmayacak sözü verip seçildikten sonra “Partili ya da özel yakın çevremizden hiç kimse kayrılmayacak” talimatı verip bunu uygulattığını varsayalım.

Bütün partililer ya da akrabaları ertesi günü ayağa kalkıp “Başkan seni o makama biz oturttuk. Sen seçilince kardeşine akrabana partiline sırtını döndün” diyerek Başkana düşman olmazlar mı? Yandaşları başkanı tefe koymazlar mı? Kardeş kardeşe düşman olmaz mı?

Olur. Hem de tam tefe koyarlar.

Ama Alman halkı Merkel’e böyle bir taleple gitmeye bile cesaret edemez hatta aklının ucundan geçirmez.

Çünkü Almanların zihninde Başkandan “adaletsizlik ve ayrımcılık” istenemez.

Bunları bu şekilde yazarsak uzar gider

Sonuç olarak;

Bu bir medeniyet işi…

İnsanların düşünce genişliği, bakış açıları, davranış şekilleri, çalışma disiplini, paraya bakış açıları toplumsal iklimlerini ortaya çıkarıyor.

Türklerde bu medeniyet iklimlerinin pozitif oluştuğu dönemlerde “Yunus Emre’ler, Mevlana’lar, Hoca Ahmet Yeseviler, Fatih’ler” çıktı.

Aslında biz Türkler 16. Yüzyıla kadar ‘Batıyı fena etkiledik’.

 Batılılar Türkler gibi giyinip, evlerinin bir odalarını şark odaları olarak Türk motifleri ile döşediler.

Mozart Türk besteleri yaptı.

Daha sonra kültürümüzden uzaklaşmaya başladıkça insan yapımız ve iklimimiz bozuldu ve

 ‘Batıdan Etkilendik’ ve halen de etkilenmeye devam ediyoruz.

Bir basın toplantısında kadın bir gazetecinin Merkel'e;

“Aynı kıyafeti giydiğinizi fark ettik, başka yok mu?” sorusuna

Merkel’in "Ben bir devlet çalışanıyım, model değilim" cevabı aslında bir medeniyettir.

Batıda bu normal bir davranış olabilir kimse de bundan etkilenmeyebilir.

Çünkü Batılıya göre olması gereken bu.

Ama bizce alkışlanmaya değerdir.

Yine;

Başka bir basın toplantısında Merkel’e;

“Evinizi temizleyen, yemeklerinizi hazırlayan vb. hizmetçileriniz var mı?” sorusuna

Merkel’in; “Hayır, hizmetçilerim yok ve onlara ihtiyacım yok. Kocam ve ben bu işi her gün evde yapıyoruz” cevabı da ayrı bir medeniyet göstergesidir.

Bu da Batıda bu normal bir davranış olabilir kimse etkilenmeyebilir.

 Olması gereken olarak görülebilir.

Ama bizce alkışlanmaya değerdir.

Bayan Merkel’in;

Diğer vatandaşlar gibi normal bir apartman dairesinde yaşaması,

Almanya Başbakanı seçilmeden önce de seçildikten sonra da hep aynı evde yaşamaya devam etmesi,

 Müstakil villası, hizmetçileri, yüzme havuzları veya bahçeleri olmaması,

Batılı için olağan görülürken, bizce alkışlanmaya değerdir.

Çünkü Merkel tipi yöneticilerin bizde örnekleri yoktur.

Sonuç olarak özeniyoruz, sadece özeniyoruz.

Peki bizden Merkel çıkar mı?

Siyaset zenginlik aracı olmaktan çıkarsa…

Makam gücü şahsi güce dönüşmezse…

Kişi ezilmişliklerinin intikamını para ya da makam gücü çıkarmaya çalışmazsa…

Sadakat yerine liyakat aranmaya başlarsa…

Paralılar yerine Erdemliler itibar görmeye başlarsa…

Odalar borsalar ve STK’ların tümüne 2 dönem kuralı getirilirse…

Niye olmasın?

Kalın sağlıcakla…