Eşi ve benzeri bulunmayan bin 800 yıllık antik dövüş alanı Aydın’ın Nazilli ilçesinde Mastaura Antik Kenti’nde ortaya çıktı. Benzeri Mısır, Anadolu ve Yunanistan’da bile bulunmadığı iddia edilen Roma’da bulunan Kolezyumun en yakın benzerinin keşfi, arkeoloji dünyasını heyecanlandırdı.

Roma mimarisinin dünya üzerindeki en iyi örneği kabul edilen Kolezyum’unun bir benzeri Aydın’ın Nazilli ilçesindeki 2 bin 700 yıllık Mastaura antik kentinde ortaya çıktı. Zeytin ve İncir bahçelerinin arasında toprak altında günümüze kadar korunarak geldiği öğrenilen Kolezyum’un keşfi arkeoloji dünyasında heyecan oluşturdu. Arkeolog dünyasında ise Anadolu’daki iki önemli keşiften bir tanesi olarak kabul edilen Mastaura Antik kentindeki kazı çalışmalarının başlaması için hazırlıklar sürüyor.

Yaklaşık 200 yıl önce bölgede gezen Avrupalı seyyahların notlarından esinlenen arkeologlar, Zeytin ve incir ağaçlarının arasında Roma’da bulunan kolezyumun orta ölçeklisi durumundaki, Anadolu’da korunamamış durumdaki 7-8 örneğine göre günümüze kadar korunarak ayakta durabilmiş tek örneği keşfetti. Yaklaşık 14-15 metrelik duvarları korunan, 360 derecelik oturma sıralarına sahip, yaklaşık 100 metre çapında orta ölçekli bir amfi tiyatrosu kalıntısını keşfeden araştırma ekibi, bölgenin yüzey araştırmalarını da tamamlanmak üzere. Define avcılarının Roma döneminden kalan bölgedeki yaklaşık 2 bin 700 yıllık eserlere büyük zarar verdiği gözlenirken yapılan ön incelemelerde önemli bulgular elde edildi. Kazı çalışmaları tamamlanarak Kolezyumun ortaya çıkartılmasının ardından dünyadaki tek örnek olması beklenen Mastaura Antik Kenti, kazıların başlamasının ardından gün yüzüne çıkartılarak turizme kazandırılacak.

Geçtiğimiz aylarda keşfedilen 2 bin 700 yıllık arena için Aydın protokolü, STK’lar ve vatandaşlar seferber olarak turizme kazandırılması için güç birliği yaptı. İlk etapta antik kentin içinde bulunduğu 11 arazi için muvaffakiyet alındı. Ekim ayında başlayan çalışmalarda ise alan temizlenerek kazıya hazır hale getirildi. Çalışmaları yerinde inceleyen heyet basın mensuplarına bilgilendirmede bulunarak bu önemli keşfin bir an önce turizme kazandırılacağını belirtti.

"Anadolu’da eşi benzeri yok"

Keşifle ilgili bilgi veren Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Sedat Akkurnaz, “Nazilli Ege’nin en büyük ilçelerinden bir tanesi. Antik dönemde de burada 3-4 tane antik yerleşim kent varmış ve 4 bin yıldır burada insanlar yaşamışlar. O büyük antik kentlerden biri olan Mastaura’da da biz Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Arkeoloji Bölümü olarak bu sene çalışmalar başlattık. Anadolu’da eşi benzeri olmayan, Yunanistan’da, Mısır’da eşi benzeri olmayan amfitiyatro-arena dediğimiz yaklaşık bin 800 yıllık dövüş alanı keşfettik. Roma’daki Kolezyum’a benzer tarzda bir gösteri alanı. Burada temizlik çalışmaları yapıyoruz. Burayı turizme kazandırmada bilimsel çalışmalar yapmak için elimizden geleni yapacağız. Burası Roma imparatorluk dönemine ait bir gladyatör dövüş olanı. Vahşi hayvanların dövüştürüldüğü amfitiyatro dediğimiz özel bir alan. Yaklaşık 100 metre çapında, 35-40 metre yüksekliğinde korunmuş devasa bir gösteri alanı. Dört tarafında oturma tribünleri bulunan bir gösteri alanı. Yunanistan’da, Mısır’da, Anadolu’da böyle bir örnek yok. Doğu Akdeniz Havzasında bildiğimiz en iyi korunmuş örnek” dedi.

"Nazilli turizmine kazandıracağız"

Aydın Müze Müdürü Abdülbari Yıldız, amfi tiyatro ile ilgili olarak verdiği bilgilerde, “Nazilli ilçemizde 2020 yılında müze müdürlüğümüz başkanlığında Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Dr. Sedat Akkurnaz’ın bilimsel danışmanlığında yaklaşık 5 aylık bir çalışma yürüttük. Ve bu çalışmalar neticesinde amfitiyatro olarak nitelendirdiğimiz mimari yapıyı gün yüzüne çıkarttık ve bunu bilim dünyasına kazandırdık. 2020 yılı içerisinde bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Şu anda kamulaştırma çalışmaları devam etmekte, 5 parsel Kültür Turizm Bakanlığı tarafından, bir parselde Nazilli Belediyesi tarafından kamulaştırması 2020 yılı içerisinde tamamlanacak ve bu sayede arkeolojik çalışmaları da yürütmüş olacağız. Bir sonraki etapta da bu kamulaştırdığımız alanlarda gelecek olan ziyaretçilerimizin konaklayacağı ve sosyal aktivitelerini gidereceği alanları oluşturacağız. Bu bölgeyi biz Nazilli ilçemizin turizmine kazandıracağız” dedi.

"Arkeologlar Türkiye’nin ikinci büyük keşfi olarak değerlendiriyor"

Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ise “Yüzey araştırmasını yaptığımızda bile aslında Nazilli’de çok büyük bir yerleşimin söz konusu olduğunun işte neredeyse Kolezyum ölçeğinde yani başkentte olan bir yapıyla eşteş olması asla ve asla mümkün değil ama ona yakın değerde önemde bir yapının tespitini yaptık. İlk defa sahaya geldiğimizde gerçekten çok kötüydü. Tamamen ormanlık bir alandı. Yapılar gözükmüyordu. Bazı kaynaklarda da buraya tiyatro deniyordu. Ama tiyatro olmadığı, Amfitiyatro olduğu, yani 360 derecelik bir yapı olduğu ve özellikle çok ciddi bir işçilik olduğu, büyük bir mühendislik gerektirdiğini, 3-4 tane mühendisliğin aynı anda işletildiği şuradaki tonoza baktığınızda görebiliyorsunuz. Oturma sıralarının, girişlerin oluşturulduğu, büyük yarışların yapıldığı ve çok büyük bir nüfusa hitap ettiği bir alanı tespit ettik. Bundan dolayı çok mutluyuz. İşte Nazilli birlik olduğu zaman; kamusuyla, özeliyle, yereliyle, geneliyle birlikte olduğunda neler yapabileceğini gösteriyoruz. Ama ihmal edilmiş binlerce yıllık bir tarihimiz var. Bunu gün yüzüne gün ışığına çıkardığımızda, bilime ve insanlara ulaştırdığımızda Nazilli’nin o kaybettiği değer tekrar ortaya çıkacaktır. Tarihsel değeri ile birlikte turizm etkisi yükselecektir. Arkeologlar mecrasında burası Türkiye’deki 2. keşif olarak değerlendirildi. Bunu destekleyecek birçok yapı da var. Bunun emarelerini sahada görüyoruz. Ama vatandaşlarımızdan çok hassas ve dikkatli olmalarını istiyoruz. Kaçak kazıya asla müsaade etmemelerini, sebebiyet vermemelerini, gördükleri anda da ihbar etmelerini istiyoruz. Ne yazık ki buradaki tarihi yapıyı, dokuyu zedeliyorlar. Bunlar çok önemli. Nazilli halkının kültürel mirası bunlar. Burada işte yüz yıl sonra, 2 yüz yıl sonra, bin yıl sonra yaşayacak insanların hakkı var. Lütfen kaçak kazılara müsaade etmeyelim. Gördüğünüz anda ilgili makamlara mercilere ihbarda bulunalım ki hiçbirimizin hakkı zayi olmasın ve kaybolmasın. Buradan çıkarılacak her değer, her bir eser, yazılı parçalar, diğer kullanım parçaları, buranın değerini bir kat daha arttıracaktır. Uzun bir süreç ama bu haliyle bile turist çekmeye ve vatandaşlarımızın ilgisini çekmeye başladı. Tabii salgın dönemi geçtikten sonra burada inşallah biz de hazır olacağız. Hep beraber güzel işler yapacağız” dedi.