Belki de benim jenerasyonumdakilerin bildiği/ya da bu coğrafyada uzun süreçli etkilerini yaşadığımız ve yaşamaya da günümüzde devam ettiğimiz “küresel ölçekte etki yaratabilecek” en sıra dışı olay (daha hatırlanabilecek birçok olayın dışında), 1991’de yaşanan Birinci Körfez Savaşı ve ardından Amerikanın barış için Irak'a müdahalesi devamında Libya ve Suriye müdaheleri olmuştur. Çünkü bir film senaryosu dışında dış mihraklı bir iç savaşlar derisini  ilk defa televizyondan “naklen” seyrettik. Bunlar birer savaştı ve en son hatırladığımız İkinci Dünya Savaşından daha fazla ülkemizde ve bölgemizde  sosyal, politik ve ekonomik anlamda ve  küresel ölçekte birçok etki yaratmıştı. Bu durum, benim jenerasyonun yaşadığı ilk savaş deneyimiydi.

Bence bu jenerasyonun gördüğü en büyük ve geniş etkili olaylardan ikincisini ise şu andaki Pandemi Krizi ile yaşıyoruz. Bu sefer farkımız, sadece seyirci değil, aynı zamanda aktör olarak da olayın içinde yer alıyor olmamız. İletişim kanallarının çeşitliliği ve gücü ile dünyada olan biteni anlık olarak takip edebiliyor, canlı rakamlara ulaşabiliyoruz. Bugün ise merak edilen; bu durumun ne kadar devam edeceği, seyrinin nasıl olacağı, ardında nasıl bir hasar bırakacağı, ne zaman ve hangi oranda eski duruma dönülebileceği ve sonrasında nasıl bir yeni dünya düzeni olacağı. Bu soruların cevabı sağlık alanındaki gelişmelere, izlenen doğru politikalara ve tabii ki en önemli aktör olan bizlere bağlı.

Durum aslında, böyle bir pandemiyle küresel ölçekte baş etme stratejisinin bulunmadığını da ülkemize gösterdi. Büyük ekonomilerin bile bu konuda yeterli kaynak (finansal ve insan kaynağı) ayırmadığı ve gelecek için de bir yatırımda bulunmadığını görmek mümkün. Son yaşanan olaylar, bu ülkelerdeki sağlık sisteminin çöktüğünü de göstermekte. Kaldı ki pandemiler sadece tek bir ülkenin ortaya koyacağı çaba ve politikalarla sınırlı kalamaz. Günümüz şartlarında bulaşıcılık da küresel bir sorundur ve uluslarüstü politikaları, işbirliğini, dayanışmayı ve karar alma süreçlerini gerektirdi.

Evde uzun süre birlikte kapalı olarak kalma ve dolaşma özgürlüğünün kısıtlanması duygusu insanlarda çoğu zaman psikolojik etkilerin yanında sosyal etkiler de yaratmakta. Hele bizim gibi sıcak kanlı, birlikte yaşamayı ve paylaşmayı seven kültürlerde durum daha da vahim olabilmektedir. Kültürel olarak biraraya gelerek yaptığımız işleri unutmak (veya ertelemek) bizim gibi sıcak kültürler için kolay olmayacak. Tokalaşmak, sarılmak, bir kahve içerek sohbet etmek, dostlarla birlikte yemek yemek, maça gitmek ve daha niceleri. Yani sosyalleşme ihtiyacından doğal en temel alışkanlıklardan bu süreçte vazgeçmek zorunda olduğumuz yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda dikilmektedir.

Kültür her toplumun kendine has yaşayış biçimi olduğuna göre, aslında toplumsal ihtiyaçlarımızı nasıl giderdiğimizi de ortaya koyar. Her toplumun kültüründen kaynaklanan ihtiyaçları vardır. Birbirleri ile sıkı temasta bulunmayı, sosyalleşmeyi seven ve hayatı “bize bir şey olmaz” bakış açısı ile düşük bir risk algısı ile değerlendirerek salgınlarda uyulması gerekli sağlık kurallarını ve kamu sağlığını pek de önemsemeyen sıcak kanlı toplumlarda salgının yayılma hızının artması söz konudur. Salgında önemli olan bulaşma hızını kontrol edebilmektir. Bu açıdan alınan tedbirlere uyulması bulaşma riskini azaltma konusunda büyük bir önem taşımaktadır.

Fırtına şüphesiz geçecektir, ancak bugün yaptığımız seçimler geleceğimizi derinden etkileyecek değişimlere de yol açabilecektir. Bugün yaşadığımız bu durum aslında bir ölçüde tüm paydaşlar için yurttaşlık sınavıdır. Önce kendimize, sonra başkalarına ve topluma olan saygımız; bilimsel gerçeklere olan inancımız, sosyal dayanışma ve işbirliği sayesinde bu zor şartların da altından kalkmak mümkündür. Dolayısıyla, bugün içinde bulunduğumuz şartlar altında evimizin konforunda evde geçirdiğimiz günlerin kıymetini bilerek evde kalmaya, hayata evden katılmaya devam edelim.Sosyalleştiğimiz zaman ve mekanlarda Yeni Normalingerektirdiği şekilde kurallara uyalım ve bu küresel süreci en minimum zarar ve maksimum fayda ile atlatarak hepimizin ortak beklentisi olan Güçlü Türkiyehayalini hep beraber gerçekleştirelim Sağlıklı kal Türkiye