İZMİR (AA) - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye'nin, avantajlarını kullanarak yeni dönemde de turizm dünyasının önemli aktörü olmaya devam edeceğini ifade etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) ile Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) iş birliğinde, video konferansla düzenlenen Dünya Pandemi Konferansı'nın "Pandemi, Seyahat, Turizm, Kültür ve Gastronomi" oturumunda konuşan Bağlıkaya, salgının bir çok alanda köklü değişimlere sebep olduğunu söyledi.

Turizmin, tarihinde gördüğü en büyük daralmayı yaşadığını belirten Bağlıkaya, salgının etkisiyle 2020 turizm hareketlerinde yüzde 73 oranında bir daralma olduğunu dile getirdi.

Çevre ve sürdürülebilirlik hassasiyeti olan tüketici kitlesinin giderek arttığına işaret eden Bağlıkaya, şunları kaydetti:

"Türkiye kısa sürede kendisini üst sıralara taşıyan avantajları ile yeni dönemde de turizm dünyasının önemli aktörü olmaya devam edecektir. Bu kez sadece 'incoming' turizminde değil dünya turizminin geleceğinde çok önemli bir yer tutan, kongre, sağlık, gastronomi, macera ve şehir turizmi gibi alanlarda da sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmeliyiz. Bu dönemde, her bölgemizin turizmden hak ettiği payı alacağı bir turizm modelini geliştirmeliyiz."

- "Almanya'dan rezervasyonlarda artış var"

SunExpress Üst Yöneticisi Max Kownatzki ise salgından en çok etkilenenlerden birinin de seyahat sektörü olduğunu belirtti.

Firmanın yaz sezonuna hızlı başladığını belirten Kownatzki, bu süreçten Türk turizminin güçlenerek çıkacağını ifade etti.

Alman Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Norbert Fiebig de küreselleşen dünyanın yaklaşık 1,5 yıldır kendi içine kapandığını söyledi.

Ancak salgının yavaş yavaş sonlandığına ve tünelin ucundaki ışığın görüldüğüne vurgu yapan Fiebig, "Özelikle Akdeniz kıyıları bu sene bir çok Alman tatilciye ev sahipliği yapacak. Türkiye bu durumdan kesinlikle istifade edecektir. Türkiye'nin Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından artık riskli bir ülke olarak listelenmediğinden hepimiz çok mutluyuz. Bu durum önemli Türk turizm destinasyonlarına yapılan rezervasyonları teşvik etti, etmeye de devam edecek." dedi.

Alman turistlerin seyahatlerine bakıldığında, 2019'da Türkiye'nin İspanya'dan sonra ikinci sırada yer aldığına işaret eden Fiebig, "2021 rezervasyonlarında ise İspanya ve Yunanistan'ın ardından 3'üncü sırada. Ancak Yunanistan ile arayı giderek kapatıyor." diye konuştu.

ABD Tur Operatörleri Birliği Başkanı Terry Dale ve Dünya Seyahat Acentaları Birlikleri Federasyonu Başkanı Sunil Kumar da oturumda bir konuşma yaptı.

- Pandemiyle Küresel Mücadele

Etkinlik kapsamında düzenlenen "Pandemiyle Küresel Mücadele" oturumunda konuşan Dünya Halk Sağlığı Dernekleri Federasyon Başkanı Prof. Walter Riccardi ise İtalyan vatandaşı olduğunu ve Çin'in ardından pandemiden etkilenen ilk ülke olduklarını söyledi.

Çok zor zamanlar olduğunu aktaran Riccardi, "O dönemde ülkeyi 2 ay tam karantinaya almayı düşünmek mümkün değildi. Size vermek istediğimiz mesaj şu: Sorunla karşılaştığınızda sert önlemler almakta tereddüt etmeyin. Sokağa çıkma, karantina, tecrit ve hareket kısıtlığı gibi ilaç dışı önlemler almak zorundasınız. Pandemi ile mücadelede başarılı olmuş münferit tek bir ülke yok. Dünya olarak aynı zamanda birlik içinde hazır olmalıyız. İlaç dışı ve ilaçlı önlemler bu doğrultuda uygulanması gereken tek çözüm." şeklinde konuştu.

Dünya Halk Sağlığı Dernekleri Federasyonu Yöneticisi Prof. Bettina Borisch de, yüzyıllar önce Marsilya sınırlarını aşan salgını anımsattı. O dönemde, hastalığın yayıldığını ve salgından korunmak için duvarlar örüldüğünü aktaran Borisch, şunları kaydetti:

"Salgın sonucu 25 milyon kişi hayatını kaybetti. Şimdi Covid-19 var. Virüs hızlı bir şekilde tespit edildi ancak aynı hızla dünyaya yayıldı. Bu küresel bir mücadeledir. Bu sorunla, birlikte mücadele etmek zorundayız. Küresel bir pandemi stratejisine ihtiyacımız var. Bunu ancak birlikte başarabiliriz. Bunu şimdiye kadar öğrenmeliydik. Eğer öğrenmediysek de şimdi öğrenmeliyiz. DSÖ Genel Direktörü Tedros (Adhanom Ghebreyesus), hepimiz güvende olana kadar hiçbirimizin güvende olmadığını söylüyor. Birbirimizden olumlu anlamda faydalanabiliriz. Rekabet etmeyi değil, öğrenmeyi benimsemeliyiz. Siz kendiniz önlem almış olabilirsiniz ama komşunuz veya çevrenizdeki insanlar önlem almadıysa mutlaka bir yerlerden virüs bulaşacaktır. Ancak diğerleri de güvende olduğunda siz de güvende olacaksınız. Hepimiz aynı gemideyiz. Pandemiden ancak birlikte kurtulabiliriz."

Borisch, aşı milliyetçiliği yapıldığını ve bunun faydalı bir eylem olmadığını sözlerine ekledi.

Sinovac Biotech Genel Müdürü Helen Yang da, misyonlarının, hastalıkları ortadan kaldırmak için aşı tedarik etmek olduğunu vurguladı. Sinovac'ın, Faz-3 denemelerini 30 binden fazla gönüllü ile gerçekleştirdiklerine işaret eden Yang, şöyle konuştu:

"Bu zamana kadar dünyaya 2 milyar doza kadar aşı sunma kapasitesini geliştirdik. Türkiye'ye milyonlarca aşı gönderdik. Genel olarak dünyaya 700 milyon dozun üzerinde aşı gönderdik ve 500 milyondan fazla Sinovac aşısı yapıldı. Aşının güvenliğinin tam olarak kanıtladığını gördük. DSÖ de onay verdi. Aşılamanın halk sağlığı ile ilgili olduğuna inanıyorum. Aşılama ile sürü bağışıklığının oluşturulmasına yardımcı olunabileceği noktaya ulaşılabilir ve bu aynı zamanda pandeminin önlenebileceğini görebileceğimiz zamandır. Bu salgın bize dünyada iş birliği sağlama noktasında nasıl çalışmamız gerektiğine dair ders verdi."