Aydın Çevre ve Kültür Derneği (AYÇEP) ile Ekoloji Birliği,  Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Enerji ve maden işletmelerinin doğaya zarar verdiği savunulan açıklamada, “Doğa bir rant bahçesi değil yaşam alanıdır. Yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Ekoloji Birliği ve AYÇEP olarak koronavirüs salgınını fırsata çeviren iktidar ve şirketlerin doğa ve yaşam alanlarına yönelik yıkım ve tahribatlarını ve verilen mücadeleleri raporlamaya devam ediyoruz. Ortaya çıkan listenin uzunluğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu resmetmektedir.

Termik santraller, kirli sanayi kuruluşları, altın/metalik madencilik, HES’ler, JES’ler, RES’ler, çarpık kentleşme ve sanayileşme, endüstriyel tarım ve hayvancılık, katil mega projeler, duble yollar, balık çiftlikleri havamızı, suyumuzu ve toprağımızı denizimizi kirletmekte, biyolojik çeşitliliği yok etmekte, iklim ve gıda krizine, sağlık sorunlarına ve erken ölümlere yol açmaktadır.

Enerji ve maden işletmelerinde işçilerin iş güvenliği, ücret ve sigorta hakları gasp ediliyor. Tarım alanlarımız şirketlere satılıyor. Küçük aile çiftçiliği yok ediliyor, endüstriyel tarım ve hayvancılığa her türlü destek veriliyor. Atalık tohumlarımız yok ediliyor, üretici GDO'lu ve hibrit tohumlara mecbur bırakılıyor. Tarım ilaçları ile sofralarımız zehirleniyor. Gelecek nesillerin sağlıksız bir toplum haline gelmesinin önü açılıyor

Ovalarımız, tarlalarımız, ormanlarımız, meralarımız enerji ve maden şirketlere tahsis ediliyor. Binlerce yıldır aynı havayı, suyu, toprağı paylaştığımız hayvan dostlarımızın yaşam alanları yok ediliyor. Yaşamın kaynağı olan sularımız HES’lerle hapsediliyor ve el konuluyor. Kıyılarımıza, göllerimize, ayakkabıyla bile girilmemesi gereken kumsallarımıza iş makineleri sokuluyor. Akarsularımız, derelerimiz, sanayi ve maden atıklarının boşaltıldığı, şirketlerin birer kanalizasyon kanalı haline getiriliyor.  Derelerde, göllerde, denizlerde yaşayan binlerce tür yok oluyor.

Ancak bugün ülkenin her yerinde tek tek yanan direniş ateşleri yaşam mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini ortaya koymaktadır. Nitekim KIZILCAKÖY’deki, PAMUKÖREN’deki, GERMENCİK’teki, KARACASU’daki, NAZİLLİ’deki, DİDİM’deki, ÇİNE’deki ve KUYUCULAR-BEYKÖY’deki mücadelelerimiz direniş ateşlerine birer örnekleridir. Doğayla barışık yaşamaya alışıncaya kadar da bu mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadele ile yaktığımız çoban ateşi bugün sadece Aydın’da değil Anadolu’nun ve Dünya’nın birçok yerinde yankısını duyurmaktadır.  

Doğa bir Rant bahçesi değil yaşam alanıdır. Yaşam Alanlarımızı Savunmaya Devam Edeceğiz.”