Tarih, 3 Temmuz 2017’ydi.

Sıcak bir yaz akşamı Denizli’nin Sarayköy ilçesinde başlayan yangın geceyi daha da ısıtmış, alevler Buharkent sınırına dayanmıştı.

Yangın nedeniyle boşaltılan, Sarayköy’e bağlı kırsal mahallelerden birindeydik.

Köylüler canını ve malını kurtarmaya, görevliler ise alevleri söndürmeye çalışırken, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun atama kararları düştü önüme.

Aydın’ın yeni Cumhuriyet Başsavcısı belli olmuştu: Kasım Tüten.

Adliye muhabirliği alevlerden ağır bastı.

Yangını bırakıp yeni Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili haberi yazmaya koyuldum.

O günden bu yana 4 yıl geçmiş.

***

Aydın’daki görevini birkaç hafta önce yayımlanan HSK’nın son kararnamesiyle tamamlayan Kasım Tüten, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine atandı.

Son derece önemli bir görev.

Peki Aydın’daki dört yılda Başsavcı Kasım Tüten’le ilgili neler gördük?

- Sert görüntüsünün altında, babacan bir karakter taşıdığını gördük.

- Çalışma arkadaşlarını A’dan Z’ye önemsediğini gördük.

- ‘Cumhuriyet Savcısı’ ifadesine yakışan bir yönetim anlayışı gördük.

- Evet, her kararı adliye çalışanları arasında memnuniyetle karşılanmadı belki ama kararlarını alırken, mecburiyetleri hariç tutarak - personeli öncelikli kategoriye aldığını gördük.

- En çok da “Ben burada geçiciyim. Bana ne?” demediğini gördük.

***

Son maddenin en önemli örneği, Aydın Adliyesi Yeni Hizmet Binası ile ilgili girişimleriydi.

2008’den bu yana süregelen ‘yeni Aydın Adliyesi Hizmet Binası’nı kendine en çok dert edinen isimdi belki.

Aydın’a geldiği ilk günden bu yana hedef koymuştu: Aydın Adliyesi’ne yeni bina kazandıracaktı.

Bu bahis, önceki yazılarımdan birine de konu olmuştu.

Çok uğraştığını biliyorum.

Yetkisi dahilinde, gidebildiği yere kadar gittiğini de biliyorum.

Kamuoyunun da özellikle bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ancak hem Aydın’ın öznel koşulları hem de pandeminin getirdiği ekonomik yük, Başsavcı Tüten’in Aydın’daki görev süresinde hedefine ulaşmasını engelledi.

Veda etmek için, çalışma arkadaşım İsmail Örs ile birlikte Aydın Adliyesindeki makamında kendisini ziyaret ettik.

Bizi babacan tavrıyla karşıladı, sohbet tabi ki adliye binasına uzandı.

“Nasip değilmiş. Ben zaten gidiyorum” diyebilirdi, demedi.

Özetleyecek olursak, “Aydın’da ‘keşke’ dediğim tek şey Aydın Adliyesi yeni binasının yapılmaması” dedi.

Sonuçta kendi kullanmayacağı bir bina için bu kadar üzüldüğünü görmek, bir Aydınlı olarak bende daha derin etki yarattı.

Umarız, onun döneminde somutlaşan proje mümkün olan en kısa sürede tamamlanır, açılışına da artık ‘hemşehrimiz’ olan Başsavcımız da katılır.

Kendisine yeni görevinde üstün başarılar dilerim.