Kuvayı Milliye’nin 100. yılı münasebetiyle düzenlenen Yörük Ali Efe Uluslararası Halk Kültürü Araştırmaları Sempozyumu, “Aydın Yöresi Yerel Araştırmacıları” konu başlıklı kapanış toplantısı ve sunulan kapanış bildirgesinin ardından düzenlenen gezi ile son buldu.

Rektör Danışmanı Hüseyin Turgut’un başkanlığında gerçekleşen kapanış toplantısında, bu vatan toprakları için canını feda eden kahramanları anmak ve anlamanın önemine dikkat çeken Turgut, “Bu toprakları bize vatan yapan yiğitlerimizi unutmamak ve anılarını yaşatmak bizim vazifemizdir. Tarihimiz ünlü destanları aratmayacak nitelikte sayısız kahramanlıklarla doludur. Ahlak, erdem, fazilet, cesaret, yiğitlik kavramlarını gördüğümüz, her biri ayrı bir destan olan bu kahramanlık öykülerine sahip çıkmalı, gelecek nesillere aktarmalıyız” diyerek sempozyumun önemine vurgu yaptı.

Aydını Anlatabilmem İçin Yeni Bir Alfabe Öğrenmem Gerek

Fatma Yazıcı, Aydın’ın bulunduğu konum dolayısıyla tarihi geçmişiyle, giyim tarzıyla, kültürel yapısıyla, el sanatlarıyla, inançlarıyla her dönem tarih sahnesinde çok önemli noktalarda yer aldığını belirttiği konuşmasında, “Menderes havzası bereketli toprakları ve su kaynakları sebebiyle, tarih öncesi dönemden günümüze kadar birçok topluluğa kucak açmış adeta bir uygarlık vadisidir. Vatanımızın bütün şehirleri vazgeçilmez, bütün şehirleri kutsal, eşsiz güzelliktedir ama Aydın’ı anlatabilmem için benim yeni bir alfabe öğrenmem gerek” sözleri ile bölgenin önemine vurgu yaptı.

Mustafa Kemal Anadolu Gerçeğini Görüyordu

Türk milletinin, Anadolu’da kurduğu Kuvayi Milliye teşkilatının milli mücadele girişimlerini, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla duyurmaya başladığını belirten Musa İlhan, “Mustafa Kemal Anadolu gerçeğini görüyordu. O hiçbir zaman ümidini yitirmemişti. Anadolu topraklarında yaşayan Türk halkına çok güveniyordu, milli bir hareket oluşturulursa bu toprakların geri alınacağını biliyordu. Bu güç ve inançla Türk Milletini; hürriyet ve istiklale kavuşturdu” sözleri ile milli mücadelede Anadolu halkının gücünü aktardı.

ADÜ Bir Çığır Açtı

Kuvayı Milliye ve milli mücadele hakkındaki tüm hatıraların belgelenerek gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkat çeken Musa İlhan, “Yerel çalışmalara katkı sağlayan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi gerçekten bir çığır açtı. Bu bir başlangıçtır bundan sonraki çalışmalarda hiçbir beklentimiz olmadan katkı vermeye hazırız” dedi.

Tarihi Yaşatmak için Sanatını Gücünü Kullanmalıyız

Tarihin bir milletin hafızası olduğunu, bu sebeple tarihe sahip çıkmamız gerektiğini belirten Nurten Aslan, milletlerin geçmişe dair hafızalarını canlı tutarak geleceklerini daha iyi planlayabileceklerini söyledi. Tarih bilgi ve bilincini güzel sanatların dallarıyla gençlere ve halka aktarılabileceğini vurgulayan Aslan, “Sanatın gücünü kullanmalıyız. Tarihi bir olay bir tiyatro oyunu olarak sahnelenebilir, bir sinema filmi olarak beyaz perdeye yansıtılabilir. Bu noktada özellikle edebiyatı kullanmak önemlidir. Çünkü dil, bir milletin kültürünü en güzel şekilde yansıtarak, edebiyat aracılığıyla halkın duygularına hitap eder. Tarihi edebiyatla yaşatabiliriz” dedi.

Tarihine Sahip Çıkmayan Ulusların Coğrafi Sınırlarını Düşmanları Çiziyor

Bilge Din Adamı Hacı Süleyman Efendi hakkında bilgi veren Ethem Oruç, 2. Meşrutiyet Dönemi’nde İttihak ve Terakki’nin temsilcisi Aydın Milletvekili olan Hacı Süleyman Efendi’nin ekonomik ve çağdaş gelişme ile Osmanlı Devleti’nin kurtarılmasının mümkün olduğunu düşündüğünü belirtti. Mustafa Kemal’in Aydın cephesindeki hareketleri yakından takip ettiğini ve süreçte gönderdiği telgrafların 2000’den fazla olduğunu aktaran Oruç, “Tarihine ve kültürüne sahip çıkmayan ulusların coğrafi sınırlarını düşmanlarını çiziyor. Bu sebeple tarihimize sahip çıkmalı gelecek kuşaklara aktarmalıyız” dedi.

Onlar Eşkıya Değil, Kurtuluş Savaşı’nın Kahramanlarıdır

Yörük Ali Efe ve Kıllıoğlu Hüseyin Efe’nin çok yakın arkadaş olduklarını ifade eden Ahmet Zeki Muslu, bu insanların eşkıya değil, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanları olduğunun altını çizdi. Muslu “16 Haziran 1919’da Aydın’da yeni bir dönem başlamıştır. İlk kurşun sıkılarak örgütlü mücadelenin ilk adımı atılmıştır. Ellerinde silahlarla cepheye koşan Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe gibi kahramanlar Aydın’ın işgalden 3 hafta sonra yeniden geri alınmasında önemli rol oynamışlardır” dedi.

Bu vatan için somut, elle tutulur neler yaptık sorusunun sorulması gerektiğini söyleyen Hüseyin Kuruüzüm, Karacasu’nun sahip olduğu coğrafi ve tarihsel zenginliklerin yanı sıra bölgede yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kuruüzüm, “İnsan kendi coğrafyasına isterse her türlü zorluğu aşarak katkı sağlayabilir. Ülkesi için çalışanları, kültürünü korumak isteyenleri selamlıyorum. Yaşasın ülkemiz, yaşasın Cumhuriyet” sözleri ile konuşmasına son verdi.

Üniversiteler Evrensel Anlamda Bilgi Üretmekle Yükümlü Kurumlardır

Katılımcılar arasında bulunan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi kurucu Rektörü Ethem Ruhi Fığlalı,üniversitelerin interdisiplinerçalışmak ve bilgiyi müştereken yürütmek misyonundaolan kurumlar olduğunu belirttiği konuşmasında,iki üniversitenin kuruluş aşamasında yaptıkları çalışmaları aktardı. Fığlalı, “Üniversite bir fakülte değildir, bir yüksekokul değildir üniversite bulunduğu çevreye evrensel anlamda bilgi üretmekle yükümlü oran kurumlardır. Bu anlamda Aydın Adnan Menderes Üniversitesinin bugün gerçekleştirmiş olduğu bu sempozyumoldukça kıymetlidir” dedi.

Kapanış oturumunun ardından, sempozyum kapanış bildirgesini gerçekleştiren Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanları Doç. Dr. Mustafa Oner Uzun ve Doç. Dr. Caner Işık, Kuvayı Milliye’nin 100. yılında Yörük Ali Efe ekseninde, Devlet Konservatuarı ve Fen Edebiyat Fakültesi olarak düzenledikleri sempozyumda emeği geçen herkese teşekkürlerini ilettiler.

Doç. Dr. Mustafa Oner Uzun, “Bu görkemli sempozyumda sizlerle birlikte olmak büyük bir onur. Sempozyumumuzda, Üniversitemizle Aydınımızın kenetlenmesini, Üniversitemizin bir köprü olmasını istedik ve Yörük Ali Efe’ye yakışır bir sempozyum yapmaya çalıştık. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi.

Aydın’ın zengin bir halk kültürü mirasına sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Caner Işık, Yörük Ali Efe’nin Malgaç baskınıyla başlattığı milli mücadeleninAmasya’daki Mustafa Kemal’e ses olduğunu söyledi. Sempozyumun sonunda Aydın Halk Kültürü Araştırma Merkezi kurulması gerekliliğinin ortaya çıktığını ifade eden Işık, ADÜ’nün bilimsel rehberliğinde Kültür Müdürlüklerinin iş birliğiyle çalışmalar yapılarak, milli mücadelenin mekanlarının gelecek nesillere aktarılması için gezirotaları oluşturulabileceğini belirtti.

Kapanış bildirgesinin ardından, sempozyum ekibi Sultanhisar Malgaç Köprüsü ve Yenipazar Yörük Ali Efe Müzesi’ne gezi gerçekleştirdi.

Sultanhisar Malgaç Köprüsü’nde sempozyum ekibine, Sultanhisar Kaymakamı Rasim Belge ve Belediye Başkan Yardımcısı Okan Yalçınkaya, Malgaç Baskını ve bölge hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

Yörük Ali Efe Müzesi’nde gerçekleşen zeybek gösterisinin ardından müzeyi gezen ekibe; Yenipazar Kaymakamı Bekir Yalçın ve Belediye Başkanı Mehmet Yüsran Erden, Müze Müdürü Abdulbari Yıldız, İlçe Jandarma Komutan Güngör Demirtaş eşlik etti.

Yörük Ali Efe’nin ailesiyle birlikte yaşadığı müzeyi ziyaret ederek bilgi alan ekip, Yörük Ali Efe’nin mezarı başında dua etti.