Ekosistemi Koruma Ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, özellikle Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Serçin Mahallesi’nin bulunduğu alanın kirlilik ve kuraklık nedeniyle Avustralya Tüp kurtlarının istilasına uğradığını belirtti. 
Bahattin Sürücü, “Özellikle Serçin’den başlayarak, Serçin Kışlası’na kadar olan yaklaşık 10 km. sahil boyunca, daha sığ olan bölgelerdeki sualtından çıkan kayaların hemen hepsini Avustralya Tüp kurtlarının istila ettiği görülmüştür. Kuşların, tüp kurtlarının sardığı kayaları kullanmadıklarını, bitkilerin etrafını ve tutunabileceği her kültenin üzerini tamamen sardığını gözlemledik” dedi.
İNSANLAR İÇİN DE TEHLİKE OLUŞTURUYOR 
Tüp kurtlarıyla ilgili bilgi veren Bilim Danışmanı Üyesi Dr. Erol Kesici,  “Göz ardı edilen önlemler nedeniyle tüp kurtları, göl havzasında adeta her alanı istila etmiş durumdadır. Tüplü solucanlar; bulundukları ortamda çok farklı yönde etki oluşturan ve hızlı büyüyen agresif bir tür olup, göl ekosistemlerini fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak değiştirir.  Kıyılarda bulanıklığı artırırlar ve oyuk açma aktiviteleriyle bulundukları alt tabakayı değiştirirler. Aşırı çoğalmaları sonucunda suyun hareketini engelleyerek etraflarında tortu birikmesine neden olduklarından, göl turizmine, su ile temasta olan insanlar, canlılar için tehlike oluşturmaktadırlar. Tüplü solucanlar balıkçıların teknelerine av araçlarına verdikleri yıpratıcı etkileri ve balıkların temel besinleri olan planktonları tüketmeleri nedeniyle balıkçılıkla ilgili çok ciddi sorunlara neden olmaktadırlar” ifadelerini kullandı.
GÖLDEKİ DİP SU KAYNAK AĞIZLARINI KAPATIYOR 
Kesici, “Aşırı çoğalmaları sonucu oluşan koloniler buldukları sert cisimler üzerine yerleşerek koloni oluşturmaları nedeniyle, göldeki dip su kaynak ağızlarının kapanmasına, bunun yanı sıra Büyük Menderes Nehri’nin kirliliği ve tuzluluğunun giderek artışı göz önüne alındığında göl ve nehirlerden su alan boru ve kanalların içerisine yerleşerek (taşlaşarak-tıkaması) onların işlevsizleştirerek de önemli hasarlara neden olurlar” diye konuştu.
 “GÖLE TEMİZ SU KAYNAĞI VERİLMELİ”
İstilacı türlerin gölden uzaklaşması için yapılması gerekenler ise şöyle sıralandı:
“Bafa Gölü gibi büyük ekosistemlere giren istilacı türlerin tamamen ortamdan uzaklaştırılması neredeyse mümkün değildir. Ötröfik sulara (kirli ve biyolojik çeşitliliği verimliliği az) oldukça direnç gösterip, uyum sağlayıp hızla çoğalmaları nedeniyle, öncelikle göllerin dip çamurlarının ve zemin – kıyı kesimlerindeki biyolojik- mekanik temizlik yapılması gerekmektedir.  Göle temiz su kaynağı verilmelidir. Tarım ve sanayinin etkisi kontrol altına alınmalıdır. Elbette B. Menderes’in su kalitesinin iyileştirilmesi öncelik oluşturmaktadır. Göldeki biyolojik çeşitlilik artırılarak, denge sağlanabilir. Gölün su seviyesi ve devinimleri (dalga etkisi) korunmalıdır. 
Tüplü solucanlar bir süre su dışında kalsalar bile yaşamlarını sürdürebilmektedirler bu nedenle bu türlerin bir vektör yolu ile bir yerden başka bir yere kolayca taşınması yaygın görülen dağılımlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle av araçlarının, şamandıraların, pet vb. sert malzemelerin su içerisinde uzun süreli kalmaları, teknelerin karinalarının –ağların sürekli temizlenmemesi, istilacı türün her yere tutunmasına, su kanallarına, derelere taşınmasına neden olabilecektir.
Tüplü solucanların yakın kesimlerindeki kolonilerle birleşerek göl içerisinde ve kıyı kesimlerinde geniş alanlar oluşturmasının engellenmesi için, bunların birbirlerine yakın olan formlarını izole etmek gerekir. Yoksa, kıyılarda giderek artış gösteren istilacı türlerin yayılışının çözümü, ileride daha da zor olacaktır.”